buyukruyatabirleri.org'a Hoş Geldiniz

buyukruyatabirleri.org ile Rüyalarınızın Sırlarını Çözün

Rüyalarınızın Derinliklerine Yolculuk

buyukruyatabirleri.org'a hoş geldiniz, rüyalarınızın içinde gizlenen sırları çözmenin kapısına. Rüya sözlüğümüz, doğruluk ve ilgi uyandırmak için titizlikle hazırlanmış, sürekli olarak güncellenen bir derleme olarak duruyor.

Rüya sembolojisi, anlamları ve yorum sanatıyla ilgili eşsiz kaynaklarımızla dalın. Tüm seviyelerden arayanlar için aydınlatıcı bir rüya ansiklopedimizde gezinin ve erişilebilir rüya ansiklopedimizde gezinin.

Biz Kimiz

Rüya Yorumu'nda, rüyalarınızın içine gömülü gizemli mesajları çözmeye sizi yönlendirmekte ısrarlıyız. Uzman bir ekip ile, sizi hayal edebileceğiniz en kapsamlı rüya yorumu kaynaklarıyla donatmayı amaçlıyoruz.

Rüya Anlamlarını Açığa Çıkarın

Rüya sözlüğümüz, rüya sembolizminin karmaşık manzaralarını gezinmek için pusulanızdır. Bilinçaltınızın derinliklerine dair derin bir içgörü sağlayan simgeler ve yorumları geniş bir arşivde keşfedin.

Rüyalarınızı Çözümleyin

Kapsamlı rüya yorumu kaynaklarımızla rüyalarınızın örtük anlatılarını açığa çıkarın. Bir acemi veya usta analist olun, içeriğimiz rüyaların mistik dünyasını anlamanızı zenginleştirecektir.

Uyku nedir?

Uykunun sebebi veya fonksiyonu bilinmemektedir. Chicago üniversitesi uyku araştırmalarından A...

Rüyaların yorumlanması

İnsanoğlu yaratıldığından beri rüya görüyor ve gördüğü rüyaları yorumluyorlardı. Esk...


Kelebek Rüyası Üzerine Düşünceler

Uykunun sessiz odalarında, bir zamanlar kendimi bir rüyada buldum; bir kelebek olarak rüzgarlar üzerinde dans ederken, varlığımın saf kanat çırpışının verdiği saf mutluluğun dışında hiçbir şey bilmiyordum. Kelebeğin geçici peleriniyle sarılırken, insan kendim hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ancak, şafak nazik parmakları beni gece yolculuğumdan uyandırdığında, uykusuz gerçekliğin soğuk gerçeğiyle uyanmıştım. Şimdi, uyanıklığın içinde, düşünüyorum: Gerçekten bir adam olduğumu düşleyen bir kelebek miydim, yoksa şimdi, bu uyanık hayatta, sadece bir kelebek olarak insanlığı düşleyen bir kelebek miyim?

Rüyanın Mahiyeti ve Çeşitleri

Rüya, uyku halindeki görüş veya görülen şey demektir. Rüya, ne suretle vuku buluyor, kaç kısma ayrılır? Bu bir nevi idrak midir? Yoksa hayalât ve evhamdan ibaret midir? Bu hususa dair hadis-i şerif kitaplarında, ilm-i kelâmda, psikolojide birçok tezler vardır. Bunların hulâsası şöyledir:

Rüyalar, İbn-i Mâce’nin Avf ibni Mâlik’ten rivayet ettiği bir hadis-i şerife nazaran üç kısımdır:

insanları mahzun etmek için şeytan tarafından ika edilen bazı hâilevî, korkunç rüyalardır. Yüksek bir yerden düşmek, köpek tarafından ısırılma, (yılan gibi muzır canavarların hücumu) gibi... Bunlar esas ve asılsız şeylerdir. İnsan böyle bir rüya görünce (derhal) Cenâb-ı Hakk’a sığınmak ve bunu başkalarına hikâye etmemelidir.

İnsanın uyanıkken ehemmiyetle meşgul olduğu şeylere ait gördüğü rüyalardır. Bunlar da birer kuruntu veya inhiraf-ı mizaç neticesi olduğundan esassız şeylerdir...

Nübüvvetin kırk altı cüz’ünden bir cüz’ü addolunan rüyalardır. Bunlar taraf-ı ilâhîden birer beşaret veya inzar (kurkutma) mahiyetinde olup, bunları bir kısım melekler ümmülkitaptan telâkki ederek uyuyanların ruhlarına ilham ederler... (Câmiussağir şerhleri)

Birinci ve ikinci kısım rüyalar, birer rüyayı bâtıladır. Bunlara din lisanında “hulüm” denir. Cem’i: Anlamdır. Bunlar karma karışık şeyler olduğundan “Adğâsi ahlâm” da denir. Adğâs, yaşı kurusuna karışmış ot demetleri demektir.

Üçüncü kısım rüyalara ise birer “rüyayı sâdıka” denilir. Bu sâdık rüyalar, doğru sözlü, temiz ve pak yürekli, nezih itikatlı zatlara alelekser nasip olur. Ve bu halde bunlara “rüyayı sâliha” adı da verilir...

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’e 23 sene vahy-i ilâhi nazil olmuş ve bu vahiy ilk altı ay zarfında lihikmetin rüya-yı sâliha suretiyle tecelli etmiştir. İşte bu itibar iledir ki, bu kabil rüyalar birer hakikate tercüman olarak ilm-i nübüvvetin 46 cüzünden bir cüz sayılmıştır. Nitekim bir hadis-i şerifte:

“Errü’yâüs sâlihati cüz’ün min sittetin ve erbaıyne cüz’ün mine ‘n-nübüvveti” buyurulmuştur.

Rüyalar, hukemâya göre de şu iki kısma ayrılmıştır:

Afakî, bir hadiseye delâlet etmeyen, kuvve-i hayâliyenin bir neticesi olan esassız rüyalardır. Bunlar ya insanın uyanıkken vuku bulan kuruntularından neş’et eder, veya insanın mizacındaki tahavvülâttan ileri gelir. Nitekim insan çok düşündüğü, çok özlediği bir dostunu daima rüyasında, bir hasta da kendisini (suya karşı hararetinden dolayı) çeşmeler, ırmaklar, pınarlar kenarında bulur. Bütün bu rüyalar hayâlât ve evhamdan ibarettir..

Evvelce vuku bulmuş veya âtiyen vuku bulacak âfâkî bir hadiseye delâlet eden rüyalardır ki, o hadiseye bilahare, uyanıklık hâlinde ıttıla’husule gelir.

Acaba insan, kendisince henüz meçhul olan bir hadiseden böyle rüya vasıtasıyla nasıl haberdar olabiliyor?..

Bu mesele, hakikat-i insaniye ile alâkadardır. İnsanın hakikati yalnız şu beş hassadan ibaret değildir. Belki insan asıl “nefs-i natıka” denilen ulvî bir ruhtan ibarettir. Bu ruhun, bütün server-i hâdisatın mürtesim bulunduğu âlem-i melekûta manevî bir ittisali vardır. Ruh, uyku halinde beden ile iştigalden âzâde kalınca bu melekût âlemine teveccüh eder, bir âyineye karşısındaki eşya mün’akis olduğu gibi ruha da melekût alemindeki hâdisat suretlerinden bazıları müntabi olur.. Ruh böylece kendisine mün’akis olan sureti, hiss-i müştereke nakleder. Kuvve-i mütehavvile, bu sureti ya olduğu halde bırakır veya ona münasip veya zıd bir şekil verir. Binaenaleyh insan uykudan uyanınca o sureti ya olduğu gibi sarih bir halde mütehayyilenin verdiği şekilde veya bir nevi rumuzât ve işârât halinde tahattur eder. Ve böyle başka bir şekil alan rüyalar tâbire, neye delâlet ettiğini tahmin ve tâyine muhtaç olur.

Bu ikinci kısım rüyalar, birer rüya-yı sahihadır. Bunlar birer idrakten ibarettir. Bu kabil rüyaların sıhhati, birçok vukuat ile bedahet mertebesine varmıştır. Bunun vukuunu inkâr etmek, insanın hakikatini adem-i takdirden neş’et eder... Üç misâl:

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, ashab-ı kiramıyla beraber emniyetler içinde Mescid-i Haram’a girdiğini mübarek rüyasında görmüştü. Bu sarih ve âtiye ait bir rüya-yı sâliha idi... Bir sene sonra umretü’l-kazâ vesilesiyle tamamen tahakkuk etmiştir...

Hazret-i Yusuf (a.s.) , on bir yıldızın güneş ile ayın kendisine secde ettiğini rüyasında görmüştü. Bu da âtiye (geleceğe) ait bir rüya-yı sâliha idi. Fakat sarih değil, remz ve işaret hâlinde bir rüya idi. Muahheren on bir kardeşiyle beraber baba ve anasının kendisine...


Yaygın Rüya Yorumları


'Eğer rüya, uyanık yaşamın bir çevirisiyse, uyanık yaşam da rüyanın bir çevirisidir.'
René Magritte
"Uyku, yaralı zihinler için merhemdir, doğanın harika ikinci kursudur."
William Shakespeare

uyuyan çocuk

A'dan Z'ye aranan rüyalar



Rüya yorumu simgesi Hakkımızda

Rüya Tabirleri simgesi Rüya Tabirleri

Rüya Sözlüğü simgesi Rüya Sözlüğü

Rüya Ansiklopedisi simgesi Rüya Ansiklopedisi

Rüya yorumu simgesi Blog

rüya simgesi Rüya Nedir?

Sık rastlanan rüya simgesi Sık Rastlananlar

En popüler aramalar simgesi En Popüler Aramalar

Son Sorular simgesi Son Sorular

A'dan Z'ye Rüya Yorumları